Social Icons

twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail

Featured Posts

21 Haziran 2017 Çarşamba

Bisiklet üzerinde kadın olmak - Bölüm 3

İlk iki yazıyı takip edemeyenler için linkleri verelim.

İlk bölüm,

İkinci bölüm,


 Bisiklet üzerinde yaşanan gerçekleri bizlerle paylaşan bir arkadaşımızın hazırlamış olduğu bir yazı. Üçüncü ve son bölümle sizlerle...


  Yolda sürücülerin yol verdiği çok oldu. Kadın oluşumun bunda etkisi var mıdır, bilemiyorum ama tabi ki kask takmamın çok büyük etkisi var. Kask takmaya başladığımda sürücülerin tavrı çok net olarak değişti. Araçtar yol vermeye, kornaya asılmamaya en azından daha sabırlı olmaya ve insanlar da sohbet kurmaya başladılar. Hiç tanımadığım insanlarla bisiklet üzerinden çok güzel sohbetler kurdum. Her sabah bisiklet sürdüğüm sahil yolunda karşılaştığım bisikletçilerle her sabah selamlaşmaya başladım. İsimlerimizi dahi bilmiyoruz ama her sabah istikrarlı bir şekilde selamlaşıyoruz. Sabahları bisiklet sürdüğüm arkadaşıma bisiklet sevgisini aşılamayı başardım. Bu ilk başarım. Rastlaştığımız bir anne-kız vardı. Bir gün annesi bize, kızının kaskını ayarlayamadığını, yardımcı olup olamayacağımızı sordu. Elbette sevinerek küçük kardeşimizin kaskını ayarladık, biraz da sohbet ettikten sonra vedalaşıp ayrıldık. Böyle olaylar insana gerçekten mutluluk veriyor. Sabahın köründe, gözümden uyku akarken hiç tanımadığım bir bisikletçinin “Günaydın!” demesiyle ayıldığım çok olmuştur. Keşke bisikletçiler arasındaki bu birliktelik hızla çoğalsa...

  Bunlar bir yana, sokakta kadın bisikletçilere rastlamak çok zor oluyor. Sabahları bisiklet grubun içinde iki kadından fazlasına denk gelmedim. Yalnız sürenler ise çok daha az. Genelde bir-iki erkek arkadaşıyla süren kadınlara rastlıyorum. Özgüvenimiz neden bu kadar düşük? Laf duymaktan ya da sıkıştırılmaktan mı korkuyoruz? Bu yazıyı okuyan ve bisiklet sürmekten çekinen kadınlara söylemek istediğim bir şey var. “Erkek işi” olarak görülen bisiklet sürmek, eğer biz de sürmezsek, hiçbir zaman, bir kadın sürdüğünde normal karşılanmayacak. Ben bisiklet sürmeye ilk başladığımda çevremdeki insanlar çok yadırgamıştı, hele benim bisikleti yıkadığımı, zincir yağları içinde bakımını yaptığımı görenler şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. Ama şimdi bana bakışları değişti, artık onların gözünde çirkin bir iş yapan bir kız değil, bir bisikletçiyim. Artık bisikletimi yıkarken komşularım “Kolay gelsin” diyip geçiyorlar. Bakış açılarını değiştirmek bizim elimizde. Biz, “kadınlar yapamaz” denilen bir işi yapmaya başlamazsak o iş hiçbir zaman “Bizim” olmaz. Ben bisiklet sürerek sadece bisiklet sürmüş olmuyorum, ben bisiklet sürerek toplumun kadına karşı bakış açısını da değiştiriyorum. Asla çekinmeyin, asla “El âlem ne der?” demeyin. Çıkın ve sürün. Bakışların zamanla nasıl değiştiğini siz de göreceksiniz.'




  Sözün özü, araçlarla birlikte bisiklet sürmek çok zor. Bazen kazalar kaçınılmaz oluyor, bazen sırf kadın olduğunuz için aşağılanıyor, “Sen ne anlarsın!” tepkisine maruz kalıyorsunuz ama bana kalırsa bisiklet sürmek kadın için de erkek için de eşit zorlukta. Sadece kadın olunca insanların o delici bakışlarına ve yakınlarınızın tepkilerine alışmak gerekliyor. Belli bir süre sonra bakışları umursamamaya başlıyorsunuz. Çevrenizdeki kadınlar, “Bana da öğret şu bisikleti” ya da arkadaşlarınız “Bir gün de birlikte sürelim.” demeye başlıyor. Bu his tarif edilemez. Gelin bir gün de birlikte sürelim!

12 Haziran 2017 Pazartesi

Bisiklet üzerinde kadın olmak - Bölüm 2

 Bisiklet üzerinde kadın olmak yazısının ikinci bölümüyle herkese merhabalar tekrardan. Paylaşılan yazı, duyarlı olan bir bisiklet sürücüsünün başından gelenleri anlatıyor. İlk bölümü okumayanlar varsa şöyle alalım sizleri ,

     Bölüm 2

 İlk başlarda kazalarım, benim hatalarım yüzündendi. Mesela, alt geçitlerde yolun daha geç kuruyacağını hesap edememiş olmam beni ufak bir kazaya sürükledi. O gün yağmur yağmıştı ama yerler çabucak kurumuştu. Buna güvenerek açtım farlarımı, girdim alt geçide. O hızla giderken virajın ortasındaki su birikintisini fark ettim. Tecrübesizlik dedik ya, frenlere bastım ve kendimi bir anda yerde buldum. Kafamda bir sarsıntı hissettim. Kafamı yolun kenarındaki kaldırıma çarpmıştım. Sarsıldım ama kafam hala sağlam, kaskım sayesinde!
            Böyle birkaç ufak kaza yaşadım sonra araç kapıları üzerime açılmaya, sürücüler laf etmeye, yayalar önüme atlamaya başladılar. İnsanı en çok üzen de, kadın sürücülerle atışmak oluyor. Hadi erkek sürücüler biraz aceleci ve duyarsız, onları alttan almak için bahaneler üretilebiliyor ama kadınlar niye bir kadın bisikletçiyi zor durumda bırakır ki? Onların bize karşı iki kat dikkatli olmaları gerekiyor.
            Yasanın belirttiği gibi, tek şeritli yolda giderken şeridi kapatmıştım. Zaten arkamdan gelen arabaya ilk fırsatta kenara çekilip yol veririm çoğu bisikletçi gibi. Neyse, ışıklara kadar bir sorun yoktu, zaten ne önümde ne de arkamda araç vardı. Minibüs yoluna bağlanmak üzere ışıklarda beklemeye başladım. Arkadan bir araç geldi, gereğinden fazla yaklaşınca haliyle irkildim. Arkama dönüp baktığımda kadın sürücü el kol yapıyordu. Az sonra kafasını camdan çıkarıp “Kenara çekil!” diye bağırdı. Sebebini sorduğumda “Bisikletle şeridi kapatamazsın.” Tarzında bir cevap aldım. Zaten ışıkta bekliyoruz, ben kenara çekilsem en fazla iki metre öne gidebileceksin be kadın, gitsen ne değişecek? Anlatmaya çalıştıysam da başarılı olamadım ama kenara da çekilmedim, yasanın verdiği haktan bahsettim. Hadi desek ki yokuş yukarı bir ışıkta bekliyoruz ve ben önde olunca kalkmam uzun sürecek. Ama yol gayet düzdü ve düz yollarda bisikletler araçlardan daha hızlı harekete geçebiliyor. O gün belki de bisikletleyken en sinir bozucu olayı yaşamıştım.
            Birkaç hafta önce de sahil yolunda arkadaşımla bisiklet sürüyorduk. Birden büyük bir gürültü koptu. Herhalde araç demirlere çarptı, ya da aracın arkasındaki demir bir şey yere düştü.Ne olduğunu anlamak için çevreme bakındım, yolun karşısında, yerde yatan bir adam gördüm. Biraz daha dikkatli bakınca iki-üç metre ötedeki bisikleti ve yerde yatan kişinin bisikletçi olduğunu fark ettim. Arkadaşıma bisikletlere bakmasını söyleyip yolun karşısına geçtim. Ben geçerken bir araç da durdu, bisikletçinin yanına gittiler. Ben de bisikleti topladım, kenara kaldırdım. Az sonra bisikletçiye çarpan şoför olduğunu anladığım adam, on metre ötedeki aracından inip geldi. Bisikletçinin genel durumu iyiydi, kalçası ve bacağı ağrıyordu ve bacağında yarıklar vardı. “Acelen ne, öldürüyordun beni.” dedi. Hala etkisinden çıkamadım, adam onu öldürüyordu ama bisikletçi küfür dahi etmedi, bağırmadı bile. Sadece öyle yattı, yakınlarına ulaşmaya çalıştı. Şoförün açıklaması neydi biliyor musunuz? Aynen şöyle dedi, “Acelem yok ya... Uyumuşum...” Kulaklarıma inanamadım! Bisikletçi hiçbir hatası, hiçbir suçu yokken, direksiyon başında uyuyan şoför yüzünden ne hale düşmüştü. Kim bilir kaç hafta, kaç ay bisikletten uzak kalacak, işe gidemeyecek. Bazen biz tüm kurallara uysak da, dört gözle trafiği takip etsek, dikkat kesilsek de kaza gelip bizi bulabiliyor.
            Yine bir kadın sürücüyle olan anım, hoş durmadığı gerekçesiyle çoğu bisikletçi tarafından kullanılmayan aynaların önemini kanıtlıyor. O zamanlar ben de hoş durmadığı için ayna kullanmıyordum. Yolda, sağa dönmek için yavaşladım ve gelen arabaların yol vermesini bekledim, yol veren olmayınca durdum ve ayağımı yere koydum. Koymamla beraber bir güç beni “nazikçe” ileriye doğru itti. İlk başta ne olduğunu anlayamadım, düşmemiştim ama hatrı sayılır sarsılmıştım. Bisikletten inip kadının yanına gittim. Zaten ablamız telefonuyla meşguldü. Aracın arka koltuğunda iki çocuk ve önde bir kadın daha vardı. “Ne yapıyorsunuz siz?” Dedim sinirli sinirli. “Noldu?” diye karşılık verdi. “Bana vurdunuz!” dedim. Kadının bana vurduğundan haberi bile yoktu! “Sana mı vurdum, nasıl vurdum?” diye aracın önüne bakınmaya başladı. “E bak yolun sağında bisiklet yolu var, oradan git, senin suçun, niye burada duruyorsun, yolun ortasında durulur mu?” gibi cümleler sıraladı, ablamız muhtemelen yola sağa sola bakmadan atladığı için benim hareketim ona gereksiz gelmişti. Üstelik yol normal bir yoldu, kenarda bisiklet yolu falan yoktu. Kendisi de biliyordu bunları ama suçluluk işte, hemen savunma yapma gereği duydu kadıncağız(!). Ona da yasalara bakmasını önerip uzaklaştım.

            Kadın olarak yaşamak zor, gerçekten zor. Çocukken de, gençlik döneminde de, yetişkinken de. Bu zorluğu kadınlar olarak paylaşıp, birbirimize destek olmak varken niye bir de birbirimizi üzüyoruz?

            Bu laflarımla erkekleri aşağılamak ya da kadın-erkek ayrıştırması yapmak gibi bir amacım asla yok. Sadece, duyarlı erkeklerin de kabul edeceği üzere, kadın olunca toplumda yer etmek için daha fazla emek harcamak gerekiyor. Bu durumda bence kadınların birbirine ve duyarlı erkeklerin de amacı olan kadınlara destek vermesi gerekir.


            Trafikte çok fazla kasap ehliyetli sürücü var ama güzel insanları es geçmek de haksızlık olur.

 Bölüm 3'de görüşmek üzere. Hoşçakalın ve iki tekerle kalın ;)

13 Mayıs 2017 Cumartesi

Seninki kaç vites'te neler oluyor?

 Arkamıza baktığımızda neredeyse koskoca dört sene olmuş olduğunu görünce mutlu oluyoruz. Beş yaşımızdan gün almaya başlamıştık bile :) Uzun süredir videolar gelmiyor. Peki neler oluyor arka planda ? gibi soruları net şekilde cevaplamak için dedik sizlere samimi cevaplar verelim, hatta aksilik olmazsa bunun bir de video kısmını da yapacağız

 Öncelikle Türk insanının biraz üretkenlik konusunda sıkıntısı olduğunu en baştan beri biliyoruz. bunu youtube'da en açık şekilde görebilirsiniz.

 Biraz daha kapalı kutu olarak devam edeceğiz. Fikir hırsızlığı almış başını gidiyor zaten. Hani Youtube ve Twitter ortamında sizlere bir şey sorduğumuzda bunu izleyici ve takipçilerden fikir almak adına yaparken, bazıları yattığı yerden veya kendilerini biz gibi sanarak hooop el atmaya çalışıyor.

 İlk zamandan beri bunu gördük. Bisikletçi ölümleri başladığında ortada bir manifesto yokken ve kaç senelik platformlar izleyici olarak bakarken, burada bir sesin çıkması gerektiğini söyledik. Hatta ilk çıkış manifestosuna da aşağıdan bakabilirsiniz,

https://seninkikacvites.blogspot.com/2013/08/duyarlysan-bize-katl.html

 İzleyenlere kapalı kutu olmayacağız. Sağolsunlar bizlere hala destek verenler var. Videolarda bunları belirtiyorlar.
 
 Bir de işin gerçek yüzü var. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim. İnsanlar adına güzel işler yapılıyor. Bunu bazı firmalar geç farketti ama olabilir sorun değil :) bizim yaptığımız işlerin iyi olduğunu görünce bizle dalga geçmeye çalışanlar ve sırtını dönenler veya fuar alanlarında konuşup sonrasında ne sorsak " Yok olmaza" Getirenler olduğu için bazı şeyler aksıyor.

 He tabi şunu da yapabilirdik, elimize her program mikrofon alıp da bak ustam işte nasıl oluyor? Anlat bize de yapabilirdik. Biz yapmadıktan sonra bunun da anlamı yok :)

 Ben devamlı başarılı işe çomak sokan ve yok olmazcılarla baya bir sene aynı alanda çalıştım. İyi şeyler yapıyorsanız ya görmezden geliniyorsunuz ya da size sırt çevriliyor.

 Bir de videoların ve bizlerin ciddi oranda çaba sarfettiği bu videolarda istiyoruz ki daha da büyüyelim ve birbirimize destek olalım. Ailemizi büyütmek istiyoruz. Beşinci yaşımıza kadar en az 10.000 Takipçi kazandıralım ve farkındalığı arttıralım istiyoruz. Videolar da biraz ağır aksak gelecek ama değecek bazı bekleyişlere ;)

 Harekete geçelim. Ne dersiniz? Düşünceleriniz varsa tabiiiiiiii ki dinlemekten ve okumaktan gurur duyarız :)

 İki tekerle kalın, hoşçakalın

23 Nisan 2017 Pazar

GoPro ile 360 Derece: Fusion


 Geçen sene görsel zenginlikte bir yenilik de 360 derece video içerisinde gezebildiğiniz çekim formatı çıkmıştı. Gerçi bunu Youtube 2015'den itibaren destekliyordu ama adam akıllı izlenebilir versiyonlarını yakın zamanda gördük.

 Bu zamana kadar bir sürü özellikle de Çinli üreticilerin kameralarını gördük ama bu işte yazılımsal desteğin büyük bir önemi olduğundan dolayı her firma 360 görüntüde çok iyi sonuçlar veremiyor.

 GoPro'da uzun zamandır kendi aksiyon kameralarından oluşan bir kit ile bu işi yapıyordu ama 6 adet kameralı kitin fiyatını da düşünün kaç paraya çıkabilir ?

 Mühendislerin çalışmaları meyvelerini vermiş. Hem de baya bir güzel olmuş.


 Karşınızda GoPro Fusion


 Şu anda pek teknik detay verilmese de 5.2 K çözünürlüğe sahip olduğunu biliyoruz. Pil olarak açıkçası üst düzey bir güç beklemiyorum diğer GoPro modellerinden sonra. Bir diğer detay olarak da GoPro modellerinin bağlantı aksesuarları ile uyumlu olacağı belirtilmiş. Olmasaydı zaten baya bir tepki çekebilirdi.

 İyi bir çözünürlük ve yazılımsal tarafında da kolay işlenebilirlik sağlayabilirse tabi bir de fiyatını da makul bir seviyede sunabilirse gerçekten iyi bir iş çıkartacaktır ki izlediğim videolarında bu işi en iyi yapanlardan biri olarak gördüm diyebilirim.

 Ne zaman çıkacak?

 2017 sonuna doğru her şeyiyle netliğe kavuşacağı söylenmiş. Bekliyoruz :)

 Yazımızın sonunda da Fusion ile çekilmiş videoyu ekliyoruz. 

 Kendinize iyi bakın, iki tekerle kalın


21 Nisan 2017 Cuma

Organize bisiklet hırsızlığı

 Herkese kocamaaaan selamlar. Bu aralar yazı ağırlıklı gidiyoruz ve başıma gelen bir olaydan bahsetmek, sizlere de örnek olması için hatta yapabilenler varsa da taktik geliştirmek için paylaşmak istedim.

 Videoların ikinci döneminde bir ev taşınma durumu olmuştu ki ev taşınmalarını hiç sevmem. Hani bir kurulu düzenin yanında sanki bir dostuna, sonsuza kadar elveda diyormuşçasına ayrılık oluyor. En azından kendi bünyemde böyle. Neyse...

 Başıma gelen son bir organize hırsızlık olayını anlatayım. Tabii biraz da öncesini anlatayım ki peşinen önyargı oluşmasın. Yirmi seneye yakın mahalle kültürü olan bir yerde oturan biri olarak ve sokakta nelerin olduğunu görmüştüm. Sonrasında hala alışılamayan bir site hayatı :/ Bilemiyorum, hala alışamadım ama...

 Bisiklet macerasının ergenlik dönemlerinde apartmanın giriş katına masumca kilitleyip, eve çıkıyordum. Tabii hırsızın işi çalmak olunca, kanı durmaz. Ne olursa olsun, tencere bile olsa yani o çalınacak. Büyük, küçük farketmez. Apartmana belirli saatlerde yoklama çeken yabancı elemanlardan sonra anladık ki bu bisiklet gidici. Eciş bücüş odaya çıkartılır, garanti olsun diye.

 Her muhitte sokak tabiriyle en az bir YOKLAMACI olduğunu söyleyebilirim. Yok lüks muhit falan... Bunları geçelim ;) En zengin muhitte bile kağıt toplayıcı kılığına giren elemanların bir hafta boyunca arabaların geliş-gidiş saatlerini ve arabaların iç donanımlarını not alarak, içlerindeki gps modüllerinin çalındıklarını gördüm.



 Site hayatı yaşayan diğer sevgili okurların da belki başlarından farklı hikayeler geçmiştir. Aslında bir yandan da komşuluğun ölmemesi hala lazım. Onu da anlatacağım.

  Mayıs 2017

 Bisikletleri depo veya görmediğim yerlere kapatmak, bana samimiyetsiz ve bisiklete hakaretmiş gibi geliyor. Bisikletleri kendi merdiven boşluğuma koyuyordum. Hatta sırf bunun için site yöneticileri ile tartışıyordum ki arabaların site içinde park sorunu yaşadığı için bisiklet park yerini söken bir zihniyetten bahsediyorum. Siteye misafiri de geliyor. Dışarıdan yoklama çeken insan da giriyor. Nereden giriyor? Ögle saatlerinde araç çıkışı olan kumandalı kapıdan. Burada sadece güvenlik kamerası mevcut ve yakınında güvenlik yok.

 Olayı gerçekleştirenler hakkında tam bir bilgim yok ama siteden bisikletimle çıkarken baya baya dikkat eden veya arada internetten yemek siparişi verdiğimde (Artık günahı benim boynuma) art niyetli birilerinin organize iş gerçekleştirmiş. Belki de bambaşka birileri. Bu arada beni takip ettiğini de öğrendim. Öğlen saatinde dışarı çıkmak için aracıma bindikten sonra , siteye rahatça giren elemanımız, üst kata asansörle çıktıktan sonra bisikletleri toplayıp, dikkat de çekmemesi için en alt katta yangın çıkışının oraya bisikletleri koymuş. Gündüz olay gerçekleşemeyeceği için havanın kararmasını beklemiş.

 Eve geldiğim zaman komşulardan, bisikletleri benim aşağıya koyacağımı düşünmediklerinden dolayı beni görünce hepsinin bir arada acil çıkış kapısında toplanıldıklarını söylediler. Tabi bu kıllanma ve olayı anladıktan sonra güvenlik kameralarına iyice baktık. Bir şey çıkmadı. Binanın içerisinde kamera olmadığından dolayı kimden şüpheleneceğimiz de meçhul.

 Sonunda bisikletleri başka bir yere kaldırdıktan sonra Descartes'den hallice her hareketi ve kişilere karşı şüphecilikten de mahrum kalmadım. Tabi bu saatten sonra aman şöyle böyle dikkat edinden ziyade artık kafasına art niyeti koyan kişiler, istediği her yerden, her şeyi çalmaya çalışabiliyor. Benim de başıma geldiğinden dolayı aman her yer güvenli, bize bir şey olmaz demeyin. Beklemediğiniz her an beklenmedik şeyler olabiliyor ;)

 Bu arada, komşuluk iyi ki ölmemiş :))


 Kendinize iyi bakın, iki tekerle kalın

















19 Nisan 2017 Çarşamba

Bisikletli olmak - İnsan olmak - İzmir'de bisikletli olmak


 Bu yazıyı hazırlarken öncelik olarak etraftaki gözlemlerime dayanarak ve son zamanda katlanır bisikletlerin İzmir'de otobüslere neden alınmadığı ile başladı.

 Bugüne kadar bisikletli, bisikletsiz onlarca etkinliğe katıldım. Biz yeri geldiğinde ilk istediğimiz saygı. Doğru değil mi? Sürücülerin dikkat etmesi vs. Şunu unutmuşuz ama burası kesin "Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, karşındakine öyle davranacaksın" Trafikte bazı yontulmamış arkadaşlar var yani istisnalar ama şunu da gördüm, uygun dille uyardığınızda da geri dönüşü ona göre alıyorsunuz. Yüzde yüz değil ama yine ona göre biraz daha insancıl. İnsanların birbiri ile olan iletişimi bir hayli azaldı ya da iletişim kurarken olan davranışları. En çok bulunduğum yerlerden biri de olan sosyal medyada önüne gelene sallamak da yeni nesiller için 2000'lerin ata sporu olarak tarihe geçmiş durumda.

 Bazı gerçekleri kabul ederek yaşarsak, daha az problemin oluşacağını bilelim.

* Herkes saygılı değil ama en azından siz saygı göstererek, farkındalığı arttırın

* Bisiklet vs. ulaşım aracı kullandığınızda diğer kullanıcıları da temsil ettiğinizi unutmayın! Özellikle önyargının çoğunlukta olduğu bir toplum içerisinde bir kişinin yaptığı iş, diğer herkesi kapsıyor.

 İkinci madde çok önemli. Bisiklet üzerinde yaptığınız davranışlar varsa çocuğunuzun gelişiminde, onun büyüdüğünde yapacağı davranışları, etraftaki sizi görenlerin, örnek alanları etkiliyor. "Haaaa bu bisikletçiler var yaaa ... " Birkaç kişinin yaptığı yanlışlar ve görgüsüzlükler maalesef işte bu şekilde etkiliyor.

 * Biz bisiklet kullananlar olarak, çok da özel veya özel güçleri olan, x-men kabilesi gibi ayrı sınıf insanlar değiliz :) sadece tercih ettiğimiz ulaşım şekli ve diğer insanların hayatlarına bakış, yaşayış şekli farklı olduğu için garip gelebiliyor. O yüzden kendinizi sanki her zaman bir davanın adamı/kadını gibi sanmamanız gerekiyor. Tabi bunu şunla sakın karıştırmayın, bir bisikletli kazası olduğunda tabii ki onun için yardım edeceğiz ;) Bu iki şey çok farklı.

 * Bisiklet kullanan kişiler daha optimist olarak söyleniyor fakat bir olumsuzluk karşısında mesela bu yazımızın örneğinden gidelim, katlanır bisikletler otobüse alınmadığı için hemen uygun olmayan dille veya çözüm yolunu araştırmadan, fotoğraf çekip de paylaşmak en kolayı ama biraz samimiyetsiz değil mi sizce ?

Sıra geldi bu katlanır bisikletin İzmir'de otobuslere namı diğer ESHOT'lara alınmayışlarına. Şimbi az buçuktan bildiğiniz üzere İstanbul'da yaşayan biriyim. Bazen tabi, kurtlanırım da belli olmayan zaman dilimlerinde farklı yerlerde de olabiliyorum. Neyse ... Dedik ki ya ortada bir sorun var, biz de güzel bir dille ve diğer bisikletçi arkadaşlarımıza da örnek olması amacıyla ESHOT'a yazı yazalım. Hatta dedik ki ortada olumsuz durum varsa yine bize bildirin. Ben geçen haftaya kadar ümidi kesmiştim açıkçası. Maillerimi kontrol ederken de bir de baktım, şaşırtan bir cevap gelmiş :)

Bunu yazmadan, ekran görüntüsü olarak paylaşıyorum ki herkesin görmesini istiyorum. İzmir'de ESHOT'lara katlanır bisiklet alınmamasının açıklaması ve ne gibi bir plan düşündükleri ile ilgili açıklama :)

NOT: Bizzat tarafıma gelen mail bu şekildedir. Diğer arkadaşlarınızla da paylaşabilirseniz, daha çok bilinçlenme artacaktır.


#izmir #bisiklet #kent #ulaşım #shot

12 Nisan 2017 Çarşamba

Bisikletin Geleceği: THE CYCLOTRON BIKE

 Selaaaaamlaaaar herkeslereee. Nasıl gidiyor ? Yine nefis bir haberle karşınızdayız ;)

 Bu zamana kadar çeşitli bisikletlerin üretildiğini gördük. Kartondan, bambudan vs.

 Pekiiii buraya kadar her şey tamam. Geleceğin bisikleti nasıl olabilir ? Biraz bilim kurgu da kattığınızı düşünün...

 The Cyclotron Bike 

 Geleceğin bisikleti olarak bizlere sunulan Cyclotron Bike, jant göbeği olmayan ve tasarım konusunda da bir hayli uç noktada geziniyor. Görseldeki tasarımı görenlerin aklına hem oyun hem de sinema arenasındaki TRON gelebilir. Evet bir esinlenme söz konusu, zaten Cyclo Tron da buradan geliyor.

 Geçen zaman içerisinde Cyclotron projesinde birçok soruna çözüm bulunduğu ve on beşten fazla patente sahip olduğu belirtiliyor. Hep beraber bu özelliklere bakalım.


* Kendi kendine şarj olabilen Li-ion pil 
* Ayarlanabilir bisiklet geometrisi
* Entegre arka lazer stop lambası - Sürücüler ile aranızdaki mesafe için özel referans çizgileri
* Aerodinamik iskelet 
* Zincirsiz güç aktarımı
* 18 vites - Elektrikli 
* Akıllı telefon entegresi
* Tamemen kadro içerisine gömülmüş kablo sistemi
* Elektronik vites sistemi
* Entegre güçlü ön led farlar
* Jant göbeksiz tasarım olan tekerlekler
* Patlamaya karşı dayanıklı, havasız tekerlekler (Yurtdışında yeni yaygınlaşan teknolojilerden biri)
* Ön ve arka tekerlere entegre edilebilen modül yapısı 

 Bunun yanında bazı belirtilmesi gereken birkaç özellik daha var,

* Tekerleklerin içerisine entegre edilebilen, modüler sepetler
* Katı polimer tekerlekler sayesinde uzun süreli sürüş keyfi
* Elektronik vites geçiş tepkimeleri 0.2 saniye
* Vites geçişlerindeki hassasiyetiyse, sadece mouse tıklaması kadar hassas
* Akıllı lamba sensörleri gece ve gündüz durumuna göre aydınlatmayı ayarlıyor
* Aktif dinamo etkin değilken, 8 saatten fazla süre aydınlatma sağlıyor

                           

 Cylotron aynı zamanda akıllı bir bisiklet. Mobil aplikasyonu ile size hızınızı, kaçıncı viteste gittiğinizi, ürettiğiniz gücü, kaç kalori yaktığınızı ve pedala (kadens gücü) uyguladığınız gücü gösterebiliyor. Bluetooth bağlantısı ile düşük güç harcadığı, dahili gps ile bisikletinizin nerede olduğunu görüyorsunuz.


 En sevdiğim özellilerden biri de sensörler sayesinde bir kaza anında sizin yerinize acil durumda iletişime geçmesi.



Bisiklet karbon fiber malzemeden oluşuyor fakat burada karbon fiber malzeme farklı bir şekilde kullanılmış. Daha önceki yazılarda ve üretilen bisikletlerde mesela karton bisikletlerin üretim aşamasında en iyi sonucu veren mimari dizayn altıgen şekil olduğunu söylemiştik. 3D Core adındaki şirketin kendi patentli ürünleriyle karbon fiber fikri birleştiriline de ortaya sağlamdan daha sağlam bir kompozit ürün çıkmış.

 Cyclotron'un vites özelliklerine göre üç modeli mevcut. 18 vites manuel ve elektronik, 12 vites manuel. Bunların da kendi aralarında ağırlıkları değişiyor ama en ağır model 11.79 kg ağırlığı geçmiyor. 

 Kadro ölçüleri olarak da 1,50 cm'den 1,90 cm boyundaki aralıklar için üç farklı kadro çeşidi üretilecek.

 Bisikletlerin daha da kişiselleştirilebildiği günümüzde Cyclotron hem yol/yarış sürücü pozisyonunda hem de normal şehir bisikleti pozisyonunda sürülebilmekte. Bir diğer özellikse arkada eklenebilen bebek koltukları. Evet tekerleklerin yanına eklenebilen ister tek, isterseniz çift koltuk ekleyerek farklı bir sürüş deneyimi yakalıyorsunuz. Alışverişe çıkanlar da unutulmamış :) tekerleklere eklenen sepetler sayesinde rahatça alışverişinizi yapabilirsiniz. 

 Teslimatlar için Temmuz - Ağustos 2017 aralığı belirtilmekte.

 Son sözleri söylemek gerekirsek, teknolojiden en üst düzeyde yararlanma adına ve hayatın içine entegre edilme olarak başarılı bir iş ortaya çıkmış. Bilindiği gibi inovatif ürünler de biraz pahalı oluyor :) 1100 $'dan başlayan fiyatlar 2990 $'a kadar çıkıyor. Bu bisiklet bir yarış arenasında boy gösterecek model değil. O yüzden ona göre değerlendirildiğinde şu ana kadar tasarlanmış en sıradışı bisiklet diyebiliriz. 





14 Mart 2017 Salı

Bisiklet yazıcıdan çıkarsa: Robot Bike CO

 Üç boyutlu yazıcıların insanları üretmek konusunda şevke bürüdüğü açık. Hele ki kafasındakileri gerçek hayata dökmek isteyenlerin de imdadına koştu. İlk başta basit parçalar üretebileceğiniz yazıcılar gün geçtikçe yeni modeller sayesinde yiyecek ve ev üretebilir hale gelindi. Evet yanlış duymadınız, yine özel üç boyutlu robot sayesinde özel evler yapılabiliniyor.

 Endüstri devriminin bittiğini sanmıyorum bu cihazları görünce. Şimdilik son durak gibi de gözükmüyor. Robot Bike Şirketi de bu nimetten yararlananlardan. 2013 yılında Ben Farmer, Ed Haythornthwaite, Andy Hawkins ve Ben Robarts-Arnold ile kurulmuş. Daha sonra Dave Weagle'nin katılması ile şirket Robot Bike olarak dağ bisikletleri üreterek yoluna devam ediyor. 

 Robot Bike'ı özel kılan nedir peki ? 

 Üç boyutlu yazıcıdan çıkan bir bisiklet olmasının yanı sıra kaliteli işçilik ve şaşırtan özelliklere sahip.




Kadro ölçüsü tamamen size özel üretilmekte.

Kadronun bağlantı yerleri uzay sanayisinde, F1'de ve Airbus'ın da tercih ettiği Titanyum malzemeden üretiliyor











Üst-orta-alt boru Karbon Fiber malzemeden üretilmekte.












Bağlantı noktalarını sağlamlaştırmak için yapılmış özel sistem.











DW 6 ismiyle üretilen özel arka süspansiyona sahip.






Size teslim etmeden önce tabi ki sağlamlık testinden geçiyor. ISO BS4210-6:2014










Kafasında hala soru işaretleri olan veya "Ya buna binilir mi?" Diye iç seslerle boğuşanları aşağıdaki videoya bekliyoruz ;) 

İki tekerle kalın, hoşçakalın

8 Şubat 2017 Çarşamba

Bisiklet üzerinde kadın olmak - Tanıtım

 Takip edenler vardır belki aynı zamanda Kadıköy'de bisiklet kullanıcılarının fikirlerinden oluşan bir oluşum olan "Bisiklet Nabzı" vardı. Tabi bu her zaman sadece birbirimize kulaktan kulağa veya belirli kitleye anlatılan zorlukları biraz daha gözler önüne sermekti.

 Daha çok kişiye ulaşmak için bazı kullanıcıların da kendi anlattıklarını yazı şeklinde aktarıyoruz. Belki toplu taşımada vakit geçirmek için okuyabilirsiniz. Olaylar tamamen gerçek, tabi istenmeyen olaylar da yaşanıyor. Bunlar da herkesin başına gelecek diye bir şey yok ama kontrolü tamamen kaybetmiş bir şehirde de neyin, ne zaman olacağını kestiremiyoruz...

 Aylin bize kendi elinden tecrübelerini, zorlukları, kısacası iki teker üzerinde yaşadıklarını anlattı,

 "Bisiklet üzerinde kadın olmak" Giriş kısmı ile sizlerle ;)
Sıkılmamanız için şimdilik giriş kısmını yayınlıyoruz ve parça parça yayınlamaya devam edeceğiz. Keyifli okumalar 

 Maceram 3 sene önce, bodrum katta yatmakta olan bisikleti spor amaçlı kullanmamla başladı. Akşamüstleri mangalcıların arasında Bostancı-Kartal arası gidip gelmeye başladım. Aslında amacım kilo vermekti. “Bisikletle kilo verilir mi?” sorsunun cevabını arayanlara: 20 kilo verdim!
İlk başta spor amaçlı sürmek isterken, zamanla bakış açım değişmeye başladı çünkü hayatta beni bisiklet sürmek kadar mutlu eden başka bir şey olmadığının farkına vardım. Onu çok seviyordum ama ne olursa olsun eski bir bisikletti ve artık isteklerimi karşılamıyordu. Araştırmalarıma başladım, hangi bisiklet benim ihtiyacımı karşılar, süspansiyonlu mu yoksa düz maşalı mı, şehir mi dağ mı, yoksa yol bisikleti mi? Frenleri V olsa yeter mi yoksa disk frenli mi olmalı? Onlarca soru sonunda kendime uygun olan bisikleti seçtim. Tabi bu süreçte iyi bir bisikletçiye denk gelmek çok önemli. Benim bisikletçim bana çok yardımcı oldu, onun da katkılarıyla bisikletime kavuştum ve asıl macerama başlamış oldum. Artık yeni bisikleti, kaskı, eldiveni ve aydınlatmaları olan bir kadın bisikletçiydim.

            Yeni bisikletime ve ekipmanlarıma kavuşunca, ne yalan söyleyeyim, kendime güvenim geldi. Bisikletimi yalnızca spor için değil ulaşım için de kullanmaya başladım. Hal böyle olunca araçlarla içli dışlı olmanın tadına da vardım. Trafikte olmak bana kalırsa çok güzel bir olay ama büyük dikkat istiyor ve ufak bir hata bile büyük sonuçlar doğurabiliyor. Bunun yanında sürücülerin çıkarttığı güçlükler de yok değil. İstanbul’daki trafiğin içinde olmak üstüne bir de kadın olmak eklenince iş biraz daha zorlaşabiliyor.